15 Ağustos 2012 Çarşamba

Bal


Miraçta Efendimize şarap, bal ve süt sunulmuş, O beyin gücünü kullanarak sütü tercih etmiştir.
Efendimiz "Cennetin dört nehri olan bal, süt, su, şarap Firdevs'ten akar ve o Firdevs'in üstünde arş-ı âlâ vardır", demiştir.
Bal’ın bu yönünün yorumlarını ehline bırakıyorum.
Diğer yandan, Efendimiz:
"Her ay üç sabah bal yalayan kimseye büyük bir bela (hastalık) gelmez."
"Size şu iki şifayı tavsiye ederim: "Bal ve Kur'an."
"Sinameki ve sennut (yani tereyagi tulumuna konulan bal) yemenizi tavsiye ederim. Çünkü bu iki şeyde sam'dan (ölüm) başka her hastalığa karşı şifa vardır." Şeklinde bu besinle ilgili pozitif uyarılarda bulunuyor.
Bugün bilimsel olarak, bal doğal antibiyotik kabul edilir. Örneğin, Yeni Zellanda’nın manuka balı enfeksiyonlu cilt hastalıklarının tedavisinde ve ilaç yapımında kullanılır. Balın, bakteri ve mantarların gelişmesini durduran antioksidan ve antibakteriyel sübstanslar içerdiği de ispat edilmiştir.
Balın antimikrobik özellikleri, ağız ülseri ve periodontal hastalıkların tedavisinde etkilidir.
Her bal türünün kimyası farklılık gösterir. Balın az bir miktarı bile birçok vitamin, mineral, aminoasit ve antioksidan çeşitleri içermektedir.Bal tüketimiyle bağışıklık sistemini güçlenir ve vücudun direnci artar. Bu yüzden, hasta olmadan da bal tüketimi önemlidir.
Mideye çok kolay uyum sağlayan bir besindir. Hayatın zorluklarına karşın insana güç kuvvet verir. Güçlü olan insan da öfkesini yenmesini bilir. Onun için ben de az miktarda da olsa bal yemeğe gayret ediyorum. Çünkü şeker hastalığım var. Ancak şifa olduğunu bildiğim için bunu yapıyorum.
Balı sahtesinden ayırmak için karbon izotop yöntemi ile analiz edilmelidir.
Bugün bilimsel olarak ispat edilen noktalara Efendimiz tarafından dikkât çekilmiş olması da konuya ayrı bir ilgi uyandırmaktadır.
Bal gibi tatlı günler dileğiyle bu yazımı noktalıyorum. Hoşçakalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder