11 Ağustos 2012 Cumartesi
Yok Olmak Bir Lütuftur
Levinas, “Var olmak lütuf değil, ağırlıktır.” der.
Ben bu sözü asıl ‘Yok olmak bir lütuftur’ şeklinde düşünüyor ve öyle kabul ediyorum. Çünkü var olmanın bir ağırlığı olabilir, ama kişinin sırtında bir yumurta küfesidir. Takdir edersiniz ki lütfu olan şeyin getirisi de çok daha fazla olacaktır.
Bu felsefe basit bir istek/duygu gibi görünmesine karşın, bütün tasavvuf ehlinin odaklandığı bir boyuttur.
Anlatılan şey gerçektir. Ne dediğini bilmek, ona doğru yönelmek şarttır. Ancak uzun ve meşakkâtli bir çalışma ister. Dikkât edilecek nokta ise bunun içtenlikle ve aşamalı olarak kullanılması. Ancak bu kavramı iyi tanımak ve doğru yönetmek yatıyor. Katlanılamaması halinde oluşabilecek tepkiler, bununla birlikte başlayacak geri dönüşler istek duyanı perişan edebilir.
Diğer yandan, akla şu soru gelebilir:
Yaşamı varlık düzeni üzerine kurulu, inanç dolu bir insanın bu uçuk kavramı kabul etmesi mümkün müdür?
Elbette ki hayır!
Eğri oturalım doğru konuşalım. Kendisine karşı geliştirilen olumsuz bir olayda tavrını değiştirmeyen, sükûnetini muhafaza eden ve en önemlisi, örtülü bir şekilde yaşayanın üstesinden geleceği bir iş değil mi bu?
Etrafınıza bir bakın! Bu vasıfları taşıyan yani, bir anlamda gerçek değil, her şeyin hayal olduğunu, göründüğü gibi olmadığını kabul edebilen birini görebiliyor musunuz?
Vereceğiniz yanıtı duyar gibiyim.
Bu iş gerçekten o kadar kolay değil.
Değerli dostlarım!
Bilinenin aksine, izafi varlığımız bizi yönetmez. İnsanın geçmiş yıllardan edindiği tecrübe, bilgi bunun kanıtı. Bu, var olmamanın işi ve akıldan çıkarılmaması gereken bir konu. Anlayacağınız gibi duyguların tamamı, zekânın kıvraklığı varlığa; aklın gücü de buna meyilli.
Herkesin tozpembe tablolar çizdiği, ama yapacağı fazla bir şeyin olmadığı bu dünyada bu olmadığının ağırlığını taşımak, herhalde yapılacak en iyi iş olsa diye düşünmekteyim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder