6 Ağustos 2012 Pazartesi

Öğrenmek ve Arınmak


Anladım, bilmek istiyorsun, hep bilmek.Sürekli sorup sorguluyorsun…Bu iyi bir şey! İlmi anlamadan, beynini geliştirmeden, algını açmadan teslimiyetten, gerçek imandan bahsetmek hayal âleminde dolaşmak olur. İlmi anlamaktan murad ilmi yaşamaktır.
 Yaşamımıza geçiremediğimiz her bilgi birimin boynunun borcudur.
İlmin akıl yollu(frontalcortex) veya zeka yollu (amigdala) yaşanması yani input-process-output üçlüsünün işlemi hayvana aittir. Hayvan insana dönüşmez , yani ‘ben’ den hiç bir şey olmaz, 'ben' in ulaşabileceği (başta kendi varlığı olmak üzere)  hiç bir gerçeklik yoktur.. ‘yok’ u ‘yok’ etmek de akılın usta olduğu bir iş değildir.
Demek ki Allame-I Cihan olsan yine sana bil de gel değil soyunda gel diyecek Rabbin. Sana Vahdet ilmi açılmadı mı?
Bilmezmisin ki Vahdet te iki ye yer yoktur. Ya sen ‘senliğinle’ şirkte, beyninde oluşturduğun hayal dünyanda yaşayacaksın ya da soyunmayı seçecek ve yana yakıla ölmeden ölmeyi dileyeceksin.…
Sevgili sana etrafını ateşle bezediği asit kazanını hazırlamış. Tek yapman gereken içine atlamak. Aklın ulaşamadığı, verilerini tarayıp bir türlü mantık oluşturamadığı nokta bu olsa gerek. İnsan bile bile, isteye isteye ölüme gidermi hiç? Bu ancak delilerin aklını yitirmişlerin işidir.Deli olmak için de mecnun olmak gerek,sevdadan yanmak, tutuşmak…Aşkın ateşine dayanamama noktasında sevgilinin kaynayan asit kazanına atlamak, etini kemiğini eritmek,sevgilide yok olmak gerek…Ancak o zaman aşktan, sevmekten bahsedilebilir…
Soyun ey Sevgili, Vahdet kapısından ancak arınmışlar, çıplaklar girer. Beyninde oluşturduğun dünyandan ve değerlerinden, kalıplarından, alışkanlıklarından soyun,terk et onları,temizle çöplüğü…
‘Ayna ayna duvarda kim en güzel bu dünyada ‘ diyen masal şartlanmalarının terkini nasip etsin dilerim Rabbim. Aynada daim seyredilen Ahad üs Samed ola..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder